3 günlük Sırbistan gezimden aklımda kalanları unutmadan buraya yazayım.
Sırbistan için 90 güne kadar vize gerekmiyor [kaynak]. Gezilecek yerler nereleri, nelere dikkat edilmeli hepsini zamanı geldiğinde vereceğim. Tek tek verirsem, dağınık olacak bu yüzden benim yaptıklarımı yavaş yavaş yazayım, sonunda büyük başlıklarla gerekenleri veririm.
***
Nikola Tesla havalimanına iniş yaptık. Körüğü geçer geçmez, pasaportlara göz atıyorlar. Ben gittiğimde Suriyeli mülteci krizi vardı[kaynak], kontrol bu yüzdenmiş. Orayıda geçince, havalimanının içine girdik. Sağ tarafta başka uçağa gidenler, polis yok bir şey yok. Atatürk Havalimanında olduğu gibi mecburi yönler yok. Neyse polisleride bulduk. Oradan geçtik. Sıkıntı yok, soru bile sormadı görevli.
Vrsac (Vırşats) adı verilen kasabaya gittim. Vrsac belediye başkanlığı (tabi ki politik yerler önce gelecek):
Vrsac yolları (niyeyse böyle şeylerle ilgileniyorum):
**
Bir yerde yemek yedik (Vrsac) ancak ismini bilmiyorum. Koltuklar falan tahtadan böyle eski bir yer gibi görünüyor, köy usulü ancak mükemmel. Glüten diyetimi mecburen bozdum, güzel ürünleri vardı.
Vrsac’ın şarabı çok ünlüymüş. Gerçekten güzel. Yediğimiz yerde rakı vardı, Türk rakısı sandım ancak değilmiş. Boğma rakı diyoruz, Bulgaristan rakısı gibi ve aromalı. Türk kahvesi söyledim yemekten sonra, bizimki gibi değil, büyük ve sulu. Neyse…
**
Belgrad’a geri döndük ve Metropol Palace [hotel]’a yerleştik. Çevreyi dolaşalım deyince güzellikler bir bir ortaya çıkmaya başladı.
Yeşilliğe Verilen Önem
Havalimanından Belgrad’a, oradan Vrsac’a kadar yol kenarları ormanlık. Bulgaristan’da da aynı yapı vardı. Yolların kenarında çok sık ağaçlar var. Ancak yetmiyor, şehrin içinde de sık ağaçlar ve ormanlar mevcut. Parklarda bir çok ağaç var, büyükler, yeşiller.
Örneğin hotelin yanı :
Hatta Google Earth’ten göstereyim ancak göründüğünden daha büyük yeşillikler var. Haritalardan bakabilirsiniz.
Avrupa Birliğine dahil değiller, Hırvatistan ve bazı ülkelere bakarak gelişmemişler diyebiliriz. Ancak Bulgaristan, Sırbistan başta olmak üzere Avrupa kıtasındaki zihniyet mükemmel: YEŞİLLİK, YEŞİLLİK, YEŞİLLİK !!!!
**
Otobüs turuna katıldık 600 dinar kişi başı, 90 dakika şehri turluyor. Gerekli mi? Bence değilmiş.
Belgrad’da Görülmesi Gereken Yerler
Posta Binası
Yapısı muhteşem, o kadar devasa ki fotoğrafa sığdıramıyorsunuz. Mimarisine bayıldım.
Eski Başkanlık sarayı (Parlamento karşısı, yeni Başkanlık sarayının yanı).
Nikola Tesla Müzesi
Kablosuz elektrik, 60 senelik çalışan cihazlar, günümüzde kullandığımız makinelerin içindeki orijinal parçalar ve dahası…
Sırbistan Parlamentosu
Yeni Başkanlık Sarayı
Arka tarafında ise bahçe var, havuz var, insanlar orada oturuyor (bizde oturduk). Karşısında ise eski Başkanlık Sarayı var.
***
DİKKAT!
Bizim israf saray, aman pardon kaçak saray öff, neydi? Cumhurbaşkanlığı sarayına bakın, TBMM’ye, birde bunlara.
Önlerinde sokak var, kaldırım var. İsteyen duvarın dibine kadar gelebilir. Önünden yol geçiyor, halkla iç içe ve yanlarında kocaman parklar var.
***
Otel Moskova – Hotel Moskva
Tito ile Stalin’in ilginç ilişkileri vardı. Ekonomiden politik bağlara farklıydı. Tito, Stalin’e karşı gelince işler kızıştı. Neyse tarihe fazla girmeyeyim, bulabilirsiniz; kısacası Stalin sonrası dönemde Sırbistan’da fazla kahve, bar vs olmadığı için; Stalin karşıtı komünistler Hotel Moskova’da buluşuyordu. Bir sürü diplomat, politikacı oradaydı ve tabi ki KGB… Ünlü bir hotel.
Tuna Nehri ve Kale Meydanı (KaleMegdan)
Osmanlı izlerini görebilirsiniz. Binlerce gemiyle gelip, uzun uğraşlar sonucunda kaleyi almışlar ve zorlandıkları kapıyı yıkmışlar. İçeride Osmanlı topu var (yazmamışlar), türbe var, askeri müze var, tank ve top müzeleri var…
Ancak şu tuna nehri mükemmel. Gördüğünüz gibi, doğayı korumuşlar, her yer yine AĞAÇ!!!
Buda Kale Meydanı içinden Tuna ve Sırbistan’a bakış…
Saat Kulesi ve Osmanlı Topu
Aa Saat Kulesi yazıyor değil mi? EVETTT evettt…
Bir kaç asır yönettiğimiz yerlerde böyle şeyler görmek süpriz değil. Şeker, börek, taze, rakı, çarşaf gibi bir çok kelime var. Hatta içeride, turistik yerlerin dışında bir restorantta şöyle bir şey görebilirsiniz;
Corba >> Çorba
Pasul >> Fasülye
Sarmice od zela >> sarma
Gulas, Gulaş yani balkan yemeği. Dahasıda vardır eminim (:
Araba Müzesi
Kesin tavsiye, arabaları sevmeyen bayanlar bile ilgi duyacaktır (:
Askeri Müze
Geldik sevdiğim yere… Biraz fazla fotoğraf atıp, ardından kritik bilgiler vereceğim.
World of Tanks oynayanlar, tanklarla ilgilenenler, 2. Dünya Savaşı ve Almanları bilenler alttakileri tanıyacak.
**********
Yararlı Bilgiler
Kazıklandığım, kazıklanırken anladığım ancak ne yapacağımı bilemediğim iğrenç bir durumda kaldım.
Öncelikle taksi çağıracaksanız telefonla çağırın. Sıkıntı şu nasıl çağıracaksınız? Otelden, gittiğiniz yerden rica edin. Taksiye 400-500 dinar ödeniyor (gidilecek yere bağlı ancak daha fazlası, hele hele 1000’i geçerse kazıktır).
Ancak size söyleyeyim, hiçbir yer çok uzak değil. İstanbul’a göre en uzak yerler hemen şurası, Mağusa’da öğrenci olduğum için “hemen şuraya” yürümek ise problem değil. Her yer yakında.
**
Sırp Dinarı
Eylül 2015 itibarıyla 1 TL = 35 sırp dinarı. Şöyle bir tablo vereyim [kaynak].
****
Sırpça
Bulgarca ile benzediği için, bana kolay geldi. Okunuşlarını yazayım:
İyi günler >> Dober den
Günaydın >> Dobro utro
İyi akşamlar >> Dober veçer
Nasılsınız >> Kako ste
İyiyim, sağolun >> Dobro sam, hıvala
Teşekküerler >> hıvala (H biraz baskılı, tatar işi)
Çok teşekkür ederim >> Hıvala puno (liyepo diye yazıyorlar ancak puno’yu kullanıyorlar)
Ben bir şeyler isterken Bulgarca’da kattım, aynıymış yırttım. Su, vada; maden suyu mineralna vada.
Etna vada >> bir tane su
Dıve mineralna vada >> iki tane maden suyu
Ya iskam , bulgarcada istiyorum demek. bunu söyledim, problem yok. Tabi bakkaldan falan su istiyorum her şey kolay da, 300 dinar gibi bir şey dediklerinde anlamıyorum ve sıkıntı orada 😀
***
Bu arada az yada çok İngilizce biliyorlar. Zorlanmazsınız (sizde İngilizce biliyorsanız). Kafanıza takmayın.
Kültür ve Hayran Kaldığım Yönleri
Vrsac ve Belgrad’da garip garip yerlere götürdüler yemek için. Türkiye’de olsa kesin girmem. 3-4 masa olan, ara sokaklarda enteresan yerler. Ancak çok lezzetli yemekler yedim. Bu yüzden işi bilen birilerinden yer tarifi alın, foursquare’in yardımına baş vurun derim. Fransız restorantları var, ilginç yerler var.
Bunun dışında yeşilliğine gerçekten hayran kaldım. Gelişme konusunda sıkıntı çekselerde yeşile, insana önem veriyorlar. Trafik ışıkları ve kurallardaki tutumları farklı. Tabi Türk olarak kimse yokken 60-70 saniye ışıkta beklemek istemedim ve koşarak karşıya geçtim. Ancak millet bekliyor. Taksiciler harici herkes kurallara uyuyor. Hatta ilk gittiğimde arkaya oturdum, kemer takmama gerek var mı dedim cezai yönden; “yahu ne diyorsun” diye baktı. Hoş kendisi eski bakan idi, ondan mı bilmiyorum ancak kurallara uymanızı tavsiye ederim. Zira Sırp bürokrasisi ve mahkemelerinin iğrenç olduğunu duydum.
Çocuklar…
Türkiye’de çocuklar sürekli zırlar. Aileler çocuklarla ilgilenmez, bakımını beceremez. Bu yüzden gürültü eksik olmaz. Ancak orada ağlayan çocuk görmedim. Evet görmedim. Çocuk, ağlar değil mi? Değilmiş. Hatta askeri müzede dedesi olduğunu düşündüğüm adam, çocuğu getirmiş ve tankları anlatıyordu, tarihi anlatıyordu. Bu kadar ilgililer ve mükemmeller.
Atatürk havalimanına dönünce Almanya’dan olduğunu düşündüğüm genç çift geldi. Sarışın çok güzel bir kız çocuğu vardı. 3-4 yaşında varsa var. Çocuğa laf attım, el salladım falan ve bize cilve yapmaya başladı ilgi görünce. Annesi arkasından yürüyordu, çocuk yere attı kendini. Yatar gibi. Yerde süründü, ters döndü falan. Türk olsa ne yapıyorsun gel, yerler pis diye sürüklerdi; kadın bıraktı. Çocuk süründü, kalktı yürümeye başladı. Yani böyle bir fark var.
Caddeler ve Sokaklar
Bir teorim var, gelişmiş ülkelerde (zihniyeti gelişmiş ülkelerde) caddeler ve sokaklar geniş olur.
İşte Brüksel;
Ve Brükselde bir park
Buda Belgrad’dan… Yeşilliğe değindim, caddeleri veriyorum. BURASI PARLAMENTO ÖNÜ! Yanlış olmasın.
Bu da işleyen sokaklardan birisi.
Dümdüz sokakları ve caddeleri var… Bunlar internetten, niyeyse çekmemişim ancak gerçekten dümmmdddüzzz…
***
Kızlar kızlar???
Ya Emre iyi güzel, aslansın süper yer, evet caddeler, yeşillikler, insanlar da “kızlar nasıl?” diye soranlarınız olacaktır tabi eminim.
Şehrin içlerinde, akşam üstü gerçekten güzel kızlar göreceksiniz. Sarışın, renkli gözlü falan var. Hepsinden öte, manken gibi bedenleri olan kızlar var ama uzun boylular var. Neredeyse benim boyumda olan (190’ım+) kızlar var. Çok şaşırdım. Çok tatlılar tabi ki. Ancak kıyafet konusunda çok rahatlar. Otururken dikkat etmiyorlar. Buradan yola çıkarak Sırp kızlarının cinsellik konusunda rahat olduklarını söyleyebilir miyim? Bilmiyorum. Ancak gezin görün.
Türk kızlarına bakınca; kendilerine güvendiklerini, kültürlü olduklarını söyleyebilirim. Kendine güvenmeleri başlı başına bir artı zaten… Dönüp dolaşıp Türk kızlarına kalacağımız için daha fazlasını yazmıyorum, tavsiye ediyorum.
*****
Benim için güzel bir geziydi….